Küba Hakkında
Eskilerden kalan ama büyüleyici, salaş ama asil, eğlenceli ama bir o kadar da çılgın Küba aklınıza hayalinize durgunluk verecek büyülü bir ülkedir.
Sürprizlere Hazır Olun
Küba fakir bir denizcinin teknesindeki prens gibidir; salaş çehresinin ardında pırıl pırıl parlayan etkileyici dokusunu gördüğünüzde çok şaşıracaksınız. Bu ikilemlerle dolu ülkü gezginleri oldukça heyecanlandıran ve lunaparkta hız trenine binmiş gibi hissettiren bir yerdir. Zamanla bağını kopartmış ve ekonomik ambargolardan hiç etkilenmeyen bu ülkede Batı’daki ayrıcalıkları bulamayacaksınız, burası beklenmedik sürprizlere hazır olmanız gereken bir ülkedir. Eğer Küba bir kitap olsaydı, mutlaka James Joyce’un
Ulysses kitabı olurdu: çok katmanlı, anlaşılması zor, yanlış anlaşılmalara açık ama gerçek bir klasik.
Tarihi Doku
Eski tarihi dokusunu koruyan Küba kolonyal şehirleri silahlı Karayip Korsanları Karayip sularının hakimi olduğu dönemden beri hiç değişmemiş. Atmosferi ve mimari yapısı nedeniyle Havana, Trinidad, Cienfuegos ve Camagüey şehirleri Unesco'nun şehirleri listesinde yer alıyor; devasa meydanların, parke taşlı caddelerle çevrelendiği bu şehirler refahın simgesi gibi görünüyor ve turistlerin ilgisini çekiyorlar. Şehirlerde diğer çoğu bina yıkık dökük durumda ve bakıma ihtiyaçları olduğunu anlamak hiç de zor değil. Biraz daha fazla sermaye ile restore edilerek Havana ve Trinidad’ın mihenk taşları haline getirilebilecek bu yapılar Küba’nın devrimden sonra tarihi mirasını korumaya ne kadar önem verdiğinin de en önemli göstergesi.
Sahillerin Ötesinde
Her ne kadar kuzey sahilleri yumuşacık ince kumlarıyla ilgi çekici olsa da Küba’nın sahillerinin ötesinde çok farklı özellikleri olduğunu da unutmamalısınız. Küba, vahşi ormanları, timsahların yüzdüğü bataklıkları, kenar mahalleleri ve endemik türleri kadar farklı kültürel yapısıyla da tanınan dağları ile ünlüdür. Eski zamanlarda Küba’yı inceleyen Alman bilim adamı Alexander von Küba’yı farklı özellikleri barındıran Karayiplerin Galapagos’u olarak tanımlamıştır.
Küba’yı Neden Seviyorum?
Yazar: Brendan Sainsbury
Ne zaman Küba’yı düşünsem, aklıma Havana’da geçirdiğim o ilk gece gelir; kalabalık sokaklar, sokakta yaşanan hayatlar ve hiç akıllardan çıkmayacak o kokular: tütün yaprağına karışan tropik papaya aroması, petrol ve halı küfü kokusu. Küba bir yasak meyve gibidir; insanı düşüncelere sevk eden tezatlıklarla dolu karmaşanın ülkesi Küba’yı ne kadar çok ziyaret ederseniz edin, aklınızdaki tüm sorulara yanıt bulamazsınız. Küba’nın en sevdiğim yanları müzikalitesi, sağlam kültürü, inanılmaz bir şekilde korunmuş tarihi dokusu ve bir an sizi sinirlendiren ama sonra size ilham veren o ilginç özellikleridir
Kültürel Eklektizm
Küba’nın en ilginç yönlerinden biri de müzikleridir: Küba müzikleri Afrika davulu ve İspanyol gitar ezgilerinin harmanlanmasından oluşmuş bir yasak ilişkiye benzetilir. 500 yıllık bir geçmişe sahip bu ezgiler karmaşık Küba kültüründe doğmuş, Afrika ezgileriyle zenginleşmiş, İspanyol sömürüsünden etkilenmiş ve Taino kabilelerinin hayaletlerini de içinde barındırıyorlar, aynı zamanda bu ezgiler Haiti, Jamaika, Fransa ve hatta Çin kültürünün bile etkisi altında şekillenmişler. Müziğin güzelliği katmanlarının arasında ve nüans farklarında gizli. Bu eklektik yapı Küba’nın danslarına, mimarı yapısına, diline, dinine ve tabii ki toplumuna da yansımış.