Bir restorana adımınızı atar atmaz, bu, neredeyse engellerle dolu bir yoluculuğa çıkmanız gibi gözüken adetler ve alışıla gelen şeylerle dolu kendisine göre işleyen bir dünya olabilir. Bir İtalyan restoranında, müşteriler ve çalışanlar sessiz ve samimiyetsizdirler; bir diğerinde ise konuşkan ve dışa dönüktürler. Bana yakın bir suşi restoranında, ancak bir ki kelime söylendi; sokağın karşısındaki suşi yerinde ise, restoran sahibi şakalar yapıyor ve çocukların tabağına plastik suşiler koyuyordu. (Hangisinde dahi iyi yemekler olduğunu tahmin edin.) Yolda bu çeşit bir farklılıkla karşılaştığınızda, bu yolunuzu ne kadar kolay bulacağınıza bağlı olarak kültürel şaşkınlıkların ve yanıltıcı aynaların eğlence evinde size tuzağa düşmüşsünüz gibi hissettirebilir.

Burada, yerel restoranların adetlerinin tüm iniş çıkışlarına doğru bir gezinti için benim taktiklerim var.

1. Etrafınızdaki şeyleri aklınızın bir köşesine yerleştirin

Bazı restoranlarda, nereye gideceğini ve sipariş verirken ne yapacağını kestirmek işin en zor kısmı olabilir. Bir profesyonele ihtiyacınız varsa,  hadi dil ve kültürel konular için çaba bile sarf etmeyeceğiniz Amerika’nın ünlü restoran zincirlerine bir göz atalım.

Subway’de, sıraya girin, sonra personele hangi çeşit ekmek, et ve peynir istediğinizi söyleyin; bir başka personele istediğiniz ekstra malzemeleri söyleyin; sonra bir diğerine de istediğiniz içecek türünü söyleyin. Onlar muhtemelen sizi sıranın başında yer alan bir tezgahın önüne gönderecekler ve kızarmış patatesinizi verecekler. Sonra nihayet yemeğinizi yemeden önce ödeme yapmak için geri dönün. Böyle sandviçinizi alabileceğiniz sadece üç dört restoran var!

Oysaki Wawa’da,  Subway’dekine benzer basit bir düzen olmasına rağmen, siz hiçbir zaman gerçekten hiç kimseyle konuşmak zorunda değilsiniz. Dokunulabilir ekranda siparişinizi verin, fişte onunla ödeme yapacağınız sipariş numarası gelecek.  Sonra ödeme fişiyle sandiviç tezgahına geri dönün ve sizin numaranızın ötmesi ve sandviçinizin tezgahın üzeri koyulması için bekleyin.

Yani biz iki tane çok farklı ve oldukça karmaşık sipariş verme sistemine sahibiz ve bunlar sandviç almanın kolay olduğunuz düşündüğünüz yüksek hacimli restoran zincirleri. Eğer o dili konuşuyorsanız bu yeterince kafa karıştırıcı olacak. Eğer yabancı bir ülkedenseniz ve İngilizceniz biraz kıtsa bu süreçte yolunuzu bulmaya çalıştığınızı bir hayal edin.

Yani kendinizi yolunuza taş konulmuş bir şekilde bulduğunuzda,  ister şubeleri olan isterse siparişinizi oturup verdiğiniz bir restoran olsun, benim tavsiyem restoranın girişinde durup işlerin nasıl yürüdüğüne iyice bir bakmaktır. Diğer müşterilerin kendilerine masa bulmak, oturmak ve tezgaha doğru gitmek için bekleyip beklemediklerine bakın. Eğer hareketlerinize birazcık olsun dur derseniz, kabus gibi bir akşam yemeğine rastlama ihtimaliniz daha düşük olur.

2. İngilizce Menü Olmadan İdare edin

Yabancı dili neredeyse hiç akıcılık olmadan konuşuyorsanız, menüyle ilgili sorun yaşayacaksınız. Ben bir yabancı dil ile rahatça idare edebiliyor ve en az bir diğerini de çat pat konuşabiliyorken, aşina olmadığım isimler ve zarflar hücumuna uğradığımda hala yolumdan ediliyorum. Örneğin, "fırında pişirilmiş", "ızgarada pişirilmiş" ve "kızartılmış" En iyi bildiğiniz bir yabancı dilde bunların anlam farkını biliyor musunuz? Siz "mısır" kelimesini yabancı dilde biliyor olabilirsiniz ama ya "kuşkonmaz"ı biliyor musunuz? Sayısız miktarda balık türünün bölgeye göre isimlerinin değiştiğini biliyor musunuz? Ve bu sadece balık türü için de geçerli değil.

Yurtdışında Yemek Yemek: Yemeğin Kültürel Yankısı’nda, "kendi sosu içinde bir tabak şey "sipariş etme hikayesine defalarca şahit oldum; özellikle de turist kafilesi arkasında seyahat ederken gerçekten istemediğiniz bir şeyler sipariş etme riski dikkate değer ve hep başa gelen bir şeydir.

Durumun böylesinde, bir dil kılavuzu yardım edebilir; hatta İnternet daha iyisidir. Eğer akıllı telefonunuz varsa, Google'ın kullanımı kolay Çeviri servisini de içeren, çoğu telefon çeviri sitesi ve uygulamasından birini kullanabilirsiniz.

Benim tavsiyem: basitçe sorun. Çoğu restoranın hatta bu sadece bir pizza olsa bile "spesiyaller" kısmı olduğunu ve onların size bunu söylemekten mutlu olduklarını öğrendim. Onlar sizi iyi bir yemek yemenizi istiyorlar, yani onlar sizi yanlış tarafa yönlendirmeyecekler. "En iyisi hangisi?" ya da "Neyi tavsiye edersiniz?" sorularını sormak için dil kılavuzunuzu karıştırın. Orada onların dünyanın ünlü bir tabak yemeğini servis edeceklerinin garantisi yok, ama benimkiler toplam olarak oldukça lezzetli ve kesinlikle aklımda kalan şeylerdi.

yurt dışında akşam yemeği için 6 tavsiye

3. Menü Olmadan İdare Edin

Elbette bir restoranın hiçbir şekilde menüsü olmaması nadir rastlanan bir şeydir ama bu olabilir. Mesela, Euskara’da renkli tebeşirlerle tahtaya yazılmış günlük menü uzaklığa lanet ettirir. Bu gibi durumlarda, gerçekten restoran sahiplerinin merhametine kalmışsınızdır; umut edelim ki onlar sizin iyi bir yemek yemenizi isterler ve belki de teslim olmalı ve garsonun sizin yapabileceği şeyleri getirmesine izin vermelisiniz. Basitçe şansını denemek her şeye karşın seyahatinizdeki en güzel şey olabilir.

4. Bildiğiniz Yemeği Söyleyin

Şüpheye düştüğünüzde, sizin bildiğiniz yemek sularında kalmak isteyebilirsiniz. Eğer Fransızca’da her balığın ismini bilmiyorsanız, seçeneklerinizi kısıtlamak ve bildiğiniz bir şeyle yola devam etmek isteyebilirsiniz, dil balığının çevirisini öğrenin ve onu söyleyin.

5. Basit Bir Dil Kullanın

Yerel menüler ve diller tarafından şaşkına uğradığınız zamanda, size yardım etmeye çalışan halk büyük olasılıkla aynı şeyi hisseder.  Basit ve açık bir dil kullanarak onları ve kendinizi rahat bırakın. Mesela, biraz İspanyolca bilen ama her seferinde menüyü yerine "yemek" diye söylemekte ayak direten bir adamla  Orta Amerika  da sörf için yolculuk yaptım, yani "Ed dün yemekte ne vardı?" diye soruyordu.  Bu sırada, garson neden bu adamın yemek istediğini acaba o da menünün içinden mi yemek istiyor diye merak ederek kafasını kaşıyordu.  Olayı basit tutun ve anlaşılabilir olmanın daha iyi şansına sahip olun.

6. Rahatlayın

Başta gelen popüler turist destinasyonlarında, restoran çalışanları halkla karşılaşmaktan çok şehir dışından biriyle karşılaşmaya alışkındırlar. Onlar nerdeyse hemen sizin oralı olmadığınızı da anlıyorlar.  New Jersey, Atlantic City’nin yakınlarında büyüdüm ve çocukken bile turist ve yabancıları onlar tek kelime etmeden ayırt edebiliyordum. Biz bunun hakkında endişelenmek için pek çok zaman ya da enerji harcamıyoruz; bu son derece normal bir şey.

İyice rahatlayın. Siz restoran içerisinde hata yapan ve her giriş telaffuzunu bozan ilk kişi değilsiniz ve son kişi de olmayacaksınız. Elbette evden farkı olmadığı anlamına gelen sabırsız ya da sadece asık suratlı bir restoran personeliyle karşılaşacaksınız. Onun yönlendirmesine izin verin ve bundan keyif almayı deneyin; orda daima en sonunda bir çıkış kapısı vardır, uçağa yolculuğu olsa bile.

Yabancı restoranda ne zaman ve ne kadar tüyo olması sizi şaşırttı mı?